Uluslararası İlişkiler Alanına Işık Tutanlar

 

Uluslararası İlişkiler Alanına Işık Tutanlar

 

Uluslararası İlişkiler her asırda olduğu gibi önemini korumaya devam etmektedir. İletişim ve ulaşım ağlarının gün geçtikçe artması dünyanın her geçen gün daha fazla globalleşmesine yol açmaktadır. Globalleşmenin, çoğu zaman sanıldığının aksine sadece ekonomide değil kültür, sanat, dil gibi alanlarda da etkileşimde olduğunu görüyoruz. Mesafeler eskiden önem arz ederken artık globalleşmenin etkisiyle önemini yitirdi. Artık herkes ve her şey çok daha ulaşılabilir hale geldi. Farklı kültürler etkileşim içine girdi ve birbirlerini tanımaya başladı. Böylece farklı toplumlar ortaya çıktı. Dünyanın bir ucunda meydana gelen herhangi bir olay diğer ucuna kolaylıkla ulaşabilmekte ve bununla alakalı olarak bu olaylar bir olguyu oluşturabilmektedir. Büyük şirketler, büyümelerini sürdürürken globalleşmenin de etkisiyle sadece iç pazarı değil, uluslararası pazarı hedef edinmektedir.

Ekonomik planlarını da bu ölçüde tasarlayarak büyümelerini sürdürdüklerine tanık oluyoruz. Herhangi bir ülkede vuku bulan bir olayın başka bir ülkede başka sonuçlar doğurduğunu ve kolaylıkla dünyanın genelinde bir duruş sergilendiğine sık sık şahit oluyoruz. Buradaki en büyük rollerden birisi de sivil toplum kuruluşlarındadır. Olaylar karşısında gösterdikleri duruş, halkı bilinçlendirmeleri, verdikleri sosyal mesajların halk üzerindeki etkisi bakımından önemlidir. Çevre sorunlarından insan haklarına kadar birçok konu üzerinde çalışmaları olmakta ve halk üzerinde etkilerini devam ettirmektedirler. Özetle, günümüz dünyası her geçen gün gelişmektedir ve bu gelişmeler ışığında birçok farklı ulusu bir araya getirmektedir.

 

Uluslararası İlişkiler bölümü, tam da ulusların bir araya gelmesi noktasında sağlıklı etkileşimlerin oluşması adına bu bölümü okumak isteyen öğrencilerin gelişimine katkı sağlamaktadır. Bu bölüm üzerinde çalışmalar yapmaya karar veren öğrenciler için birtakım tavsiyeler mevcuttur. Globalleşmenin hızına yetişebilmek adına öncelikle iyi bir dil bilgisine ve yabancı bir ya da birden çok dile hakim olunması gerekmektedir. Güncel olaylara duyarlı olup, tarih, hukuk, felsefe alanında bilgi edinilmesi ve zaman zaman eleştirel bakış açısına sahip olunması bu bölümü okumaya karar veren öğrencileri birkaç adım öne çıkarmaktadır.

 

Hans Morgenthau

Hans Morgenthau ‘’Uluslararası İlişkiler alanının Papa’sı’’ olarak anılan çok önemli bir akademisyendir. Morgenthau, yaptığı çalışmalarla, başarılı diğer birçok isim gibi insan doğasından yola çıkarak kapsamlı bir Uluslararası İlişkiler teorisi oluşturmuştur. Nazi Almanya’sından kaçmak zorunda kalan Morgenthau, ABD’nin yeni bir dünya düzeninde büyük güç olabilmesi adına Amerikalıları eğitmek istemiştir. Bunu, yaptığı çalışmaların Amerika için ne kadar önemli olduğundan da anlayabiliriz. Yazmış olduğu  “Scientific Man versus Power Politics”  kitabında insan doğasına dair ‘iyimser’ görüşü reddeden Morgenthau, kitabında ‘günahkar insan’ teması üzerinde durmuştur. Kitap kısa süre içerisinde klasik hale gelmiştir. Bir diğer önemli eseri, ‘’Politics Among Nations’’ kitabında uluslararası bir politika inşa etmek bağlamında yazılmış olan en önemli eserlerdendir. Kitapta iki kutubun nasıl ortaya çıktığı üzerine değinilmiştir. Diğer büyük eseri olan “In Defence of the National Interest” ise Amerika’nın Dış Politikasındaki tavrı eleştirmiş ve ABD için daha gerçekçi tavır takınmaları konusunda öneri vermiştir. Kendisi günümüzde dahil bu alanın en önemli düşünürlerinden kabul edilmektedir.

 

Francis Fukuyama

Japon asıllı Amerikalı düşünür Francis Fukuyama, Soğuk Savaş’ın bitişini incelediği “The End of History” ve “The Last Man” kitapları özellikle de uluslararası ilişkiler bölümü için bir başyapıt niteliği taşımaktadır. Bu kitaplardan sonrasında Fukuyama’nın ünü doğal olarak artmıştır. Komünizmin çökmesi üzerine liberalizmin alternatifsiz hale geldiğini ve devletlerin mutlaka bu durumla karşılaşıp kabul edeceğini savunmuştur.

Cornell Üniversitesi’nden lisans, Harvard’dan da doktora derecesini alan Fukuyama, doktora tezini ise SSCB’nin Ortadoğu politikaları üzerine yazmıştır. Bununla da kalmayıp, Fransa’da postyapısalcılık üzerine de çalışmalar yürütmüştür. ABD’nin dışişlerinde çeşitli kademelerde görev yapmıştır. Fukuyama, muhafazakar bir dergi olarak kabul edilen ‘’The National İnterest’’te ‘’The End of History’’ başlıklı bir makale yayınlamış, en önemli eseri olarak kabul edilen kitabını ise bu makaleyi takiben ortaya çıkarmıştır. 11 Eylül olaylarının yaşanmasıyla birlikte yazmış olduğu tezini tekrar gözden geçirmek zorunda kalmıştır. Buna takiben de “State-Building: Governance and World Order in 21st Century” adlı eserini kaleme almıştır. Bu eserle birlikte devletin önemi hakkındaki düşüncelerini açıklamış ve devletlerin neden gelişemediğiyle alakalı düşüncelerini açıkça ortaya koymuştur. Savunduğu tezlerle uluslararası ilişkilerin önemli gelişmeler yakalamasına yardımcı olmuştur. Kendisi yaşayan en önemli düşünürlerden birisi olarak kabul edilmektedir.

 

Henry Kissinger

1969-1977 yılları arasında ‘Ulusal Güvenlik Danışmanı’ ve ‘Dışişleri Bakanı’ olarak Amerika Birleşik Devletleri’nin dış politikasına yön verdi. Yahudi kökenlere dayanan Kissinger ailesi, Nazi zulmünün yaşandığı sıralarda kaçarak New York’a taşınmıştır. Daha sonrasında ışık tutacağı bölüm olan uluslararası ilişkilerde eğitim almıştır. Ardından Harvard Üniversitesinde öğretim görevlisi oldu. 1961-1968 yılları arasında ABD’nin önemli isimlerinin özel danışmanlığını yaptı. Ardından Başkan Richard Nixon, onu Ulusal Güvenlik Danışmanı görevine atadı.

George W. Bush’un isteği üzerine 11 Eylül saldırılarının gerçekleşme nedenlerini araştırmakla görevlendirilmiştir. 1969-1975 yılları arasında yapmış olduğu çalışmalar nezdinde Vietnamlı diplomatlarla uzlaşma sağlamış ve Nobel Barış Ödülüne layık görülmüştür. Görevde bulunduğu zaman dilimlerinde çoğu önemli uluslararası konulara müdahil oldu ve müdahil olduğu konularda başarı elde etti. Vietnam ve Kamboçya‘daki politikalarının yanısıra, 1971‘de Bangladeş‘in kurulmasıyla sonuçlanacak ‘’PakistanHindistan’’ savaşında; 1973’teki ‘’Yom Kippur savaşı’’nda ve ‘’1974 Kıbrıs Barış Harekatı’’ sırasında Kissinger adı hep ön plandaydı. Yaptığı müdaheleler sebebiyle halen uluslararası ilişkiler bölümünde öğrenim gören öğrencilerin bildiği önemli bir isimdir.

 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

 

 

İLGİLİ YAZILAR

Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü ve Yüksek Lisans Programları

Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünde ; Avrupa Birliği, ekonomi, politika, demok

 

 

 

YÜKSEK LİSANS ARA